“Büyük hevesle gittik ama maalesef bizim için hayal kırıklığı oldu. Önce artılarını anlatayım. Arka taraftaki bahçesi çok hoş. Ağaçların gölgesinde, çimlerin üstünde, hafif rüzgar eşliğinde, piknikteymiş gibi yiyorsunuz yemeğinizi. İçecek olarak tavsiye üzerine açık ayranlarını tercih ettik. Şişesi 15 TL. 3-3,5 bardak civarı çıkıyor, lezzet açısından çok başarılı. Servis edilen ekmekler ise hem taze hem de kuzu çevirmenin yanında yakışır cinsten leziz. Gel gelelim onlarca kilometre yol yapıp mekana gelmemizin asıl sebebi olan kuzu çevirmeye. Öncelikle kilosu 130 TL. Ben kemiksiz löp et kısmından hafif yağlı istedim, eşim için de kemikli kısımlardan istedik, yarı yarıya olacak şekilde siz 1 kilo ayarlayın dedik ve onlara bırakıp masamıza geçtik. 10 dakika içinde masamıza kuzu çevirmemiz servis edildi ve samimi söylemek gerekirse masaya gelen yemekte tek beğendiğimiz şey dibine bolca koydukları et suyu oldu. Taptaze ekmekleri suyuna banıp banıp yedik. Kuzu çevirmenin derisi, kıkırdağı, damarı, orası burası derken doğru düzgün yiyecek bir yerini bulamadık bir türlü. Ağzıma bütün parça halinde sadece 1 kere löp et atabildim, onun dışında sağından solundan minik minik parçalar halinde sanki maden ararmışçasına kazıya kazıya et aradık. Çıkışta bu durumu mekan yetkilisine ilettim. Bize en güzel yerinden ön koldan verdiklerini söylediler. Peki dedim saygı duyarım. Ama Manisa’da yol üstündeki meşhur kuzu çevirmecide daha geçen yaz mis gibi kızarmış löp etlerden oluşan bir kuzu çevirme yiyen biri olarak açıkça söylemem gerekirse oradakinin yanından bile geçemezdi. Belki bizi yabancı görüp derisini kemiğini verdiler diye düşündük ama günahlarını almayayım. Ama asıl sıkıntı şu; eğer en güzel yeri dedikleri yer bize verdikleriyse kalan kısmını hayal edemiyorum. Şanssız ve lezzetsiz bir deneyim oldu özet olarak.“