Restoran, düğün, güzellik, spor & sağlık hakkında aradığın her şey burada!
Düğün Salonu, gelinlik, organizasyon ve düğüne dair her şey tıkla gelsin!
Diyetisyen, spor salonu ve personel trainer tıkla gelsin!
Güzellik merkezi, estetik doktoru, plastik cerrahi, makyaj ve bakım uygulamalarına dair her şey! Tıkla gelsin
En güncel kampanya, indirim fırsatları ile avantajlı paketler seni bekliyor. Hemen incele!
Aradığın hizmetler hakkında tüm merak ettiklerini keşfetmeye başla!
Alış: 2225.2903
Satış: 2225.8003
Alış: 3605.8903
Satış: 3667.4003
Düğün Hizmetleri
27 Aralık, 2019
0
4731
0
0
Son zamanlarda, müzik sektörünün de iyice gelişmesi ile beraber yeni türler ortaya çıktı. Sınıflandırılmış, kalıplamış müzik anlayışının popüler olmasının yanı sıra, düğün müzikleri için üretilmiş, yeni işler de mevcuttur. Bu konuda, son zamanlarda çok rağbet gören belli başlı sanatçılar var. Fakat öncelikle dans müziklerini, diğer müzik türlerinden ayıran farklılıklara göz atmak gerekiyor.
Bilindiği üzere davetlerde, partilerde ve nitekim pek çok festivalde dans müzikleri kullanılıyor. Bunlar yalnızca insanların ortama adapte olmasına değil, aynı zamanda müzik kültürünün de gelişmesine katkı da bulunuyor. Dans müziklerini diğer türlerden ayıran ayrıntılardan birisi, içeriğe uygun hazırlanmasıdır. Yapısal ve işlevsel olarak dinleyiciyi yormaz, ortama adapte olmasına yardımcı olur. Örneğin bir düğünde, ilk dans müziği için mutlaka yavaş tınılı fonlar seçilir. Bu hem çevredeki insanların dinginleşmesinde, hem de yumuşak bir hisle katılım sağlamalarına destek olur. Böylece ilk dans için müzik tercihi ideal yapılmış olur. Dans müziklerinin bilinen ikinci farkı ise herhangi bir türe ait olmamasıdır. Burada tekrar edilmesi doğru olan şey; içeriğe yatkın, farklı türlerin işlenmesidir. Örneğin bir tango veya samba kursunda çalan altyapı ile, zeybek kursunda çalan müziğin altyapısı bambaşkadır. Tango kurslarında genelde yabancı müzikler tercih edilir ve nispeten buna uygun bir dans koreografisi izlenir. Ancak zeybek, anadolu kültürünü yanısttığı gibi, müziği de yakın topraklardan olmalıdır. Değişik türlerin dans kursu için hazırlanan listeleri elbette bu yönde değişik gösterir. Nitekim dans müziklerinin en büyük farkı, bir sınırlama olmamasıdır.
Yapılan düğün ister kır, ister bir salon düğünü olsun, elbet uyumlu bir oynatma listesine sahip olmalıdır. Bu tercih insanların genel kültüründen, müzik alışkanlıklarına kadar değişen bir yelpazeye açılıyor. Fakat esas olarak dikkat edilmesi gereken, yukarı başlıklarda da verildiği gibi içeriğin türünü yansıtmasıdır. Son yıllarda, düğünler için tercih edilen müzikler incelendiğinde, ağır ve yavaş ilerleyen bir müzik anlayışının egemen olduğunu görebiliriz. Fakat davet sırasında, gelin ve damat için giriş müzikleri kendi içlerinde farklılık gösteriyor. Özellikle coşkunun iyice tırmandığı giriş anında, civara toplanan kalalabığı da hesaba katarak buna uygun bir seçim yapılması doğru olacaktır. Sözsüz ve yüksek tempo bir müzik ideal seçimken, yine yavaş tonda bir müzik de seçilebilmektedir. Sözgelimi, insanların yaşayıp yaşattıkları farklı kültürler, müzik tercihlerini de inanılmaz değiştiriyor. Ancak tek bir gerçek atlanmamalıdır; salon içerisinde gelin damat müzikleri o geceyi unutulmaz kılan etmenlerden yalnızca birisidir. Ve ikincisi ise yine doğru bir tercih yapılması gereken düğün girişi müzikleri olmalıdır. Tam da düğün girişi sırasında davetlileri şaşırtacak hoş bir seçim altyapıya yerleştirilebilir.
Dans kursları, kişisel eğitimde önemli bir yer tutmaktadır. Aklını eğitmeye çalışan bir kimse, öncelikle bedenini eğiterek kişisel gelişimine fayda sağlamakla kalmaz, masrafsız olarak mutlu olmanın gizemli bir yanını da beraberinde keşfeder. Günümüzde birbirinden farklı, birbirinden ayrı dans kursları mevcuttur; hepsinin temsil ettiği dans anlayışı ve kökeni farklı toprakları simgeler. Bir dans salonuna bakıldığında, öncelikle hangi kuşağa mensup olduğu saptanmalıdır. Örneğin bir vals kursu ile bir zeybek kursu birbirinden tümüyle farklıdır. Fakat bu farklılıklar elbette bir kültürel değişime işaret eder. Aslolan insanın bedenine nasıl bir gözle baktığı, nasıl hissettiğidir. Hiç kuşkusuz türü ne olursa olsun, dans etmek bir insana daimi mutluluk ve huzur verir. Ayrıca sosyalleşmenin de ayrı bir anahtarıdır. Dans kurslarının içindeki farklılıklar bir bakıma dansın kökenine göre ayrılmıştır. Birbirine yakın birkaç türde ve dans müziği içinde sıralama yapılacak olursak;
Vals: Avusturya kökenli bir dans türüdür.
Tango: Arjantin, uruguay kökenli, bir dans türüdür.
Çarliston: ABD kökenli bir dans türüdür.
Cha Cha: Küba familyasına ait, Latin- Amerika kökenli bir dans türüdür.
Görüldüğü üzere benzer fakat yöresel olarak birbirinden farklı pek çok dans kültürü vardır. Ve tabii ki bunların taşıdığı, geçerli kıldığı dans müzikleri de böyle bir farklılık gösterecektir. Ancak iki kişi arasında bir uyum yakalanan, ağır ve tempolu hareketlerle yapılan bir dans için, farklılık yalnızca sözde olacaktır.
Dans etmek, bir yerde spor yapmaya benzer; çünkü ikisinde de beden özgür kalır, yaratılış çizgilerini takip ederek huzur bulur. Bugünlerde hareketsiz ve düşük tempoda bir yaşam süren insanların şikâyetleri dinlendiğinde, hep kronik yorgunluk ve güçsüzlükten yakındıkları görülür. İşte, dans etmenin spor etkisi yarattığını burada söyleyebiliriz.Dans etmek, faydaları baz alındığında hiç kuşkusuz herkesin yapmak isteyeceği bir eylem. Fakat bilindiği üzere bunu bir zaman kaybı olarak gören, anlamsız bulan birçok insan var. Özellikle ülkemizde maneviyatı güçlendiren bedensel aktivitilere hurafe olarak bakanların sayısı fazla. Oysa bu tür insanların hayatı incelendiğinde sürekli şikâyetçi ve mutsuz bir yapıda oldukları göz önüne çıkıyor. Ya dans edenler? Düzenli dans eden kişilerde, bu hurafeleri yıkacak onlarca etki saptanmıştır. Başta tekdüze ve soluksuz hayatı renklendirmek, canlandırmak için yapılan bu aktivite, sonraları insanları sosyalleşmeye, dinamikleştirmeye, cesaretlendirmeye yardımcı olmuştur. Dans etmek, kuşkusuz insanlara özgün verir ve formlarını korumalarına, duygusal boşlukları gidermelerine katkı da bulunur. Aslında bir bakıma, bedeni çalıştırmanın nasıl olur da insan zihnine böyle bir etki yaptığına şaşılabilir. Fakat buna şaşılmadan önce beden ve zihin arasındaki uyumun bilinmesi gerekmektedir. Beden ile zihin arasında, eşsiz bir ahenk vardır. Ve bunu ancak kendimizi özgür bıraktığımızda, sınırları geçtiğimizde anlayabiliriz. Dans etmek, işitilmeyen bir müziğin peşinden gitmek insana bu özgürlüğün intibahını yaşatır. Bu intibahı bir başlıkta, maneviyat yolculuğu içerisinde izleyebiliriz.
Sağlam kafa sağlam vücutta olur derler. Bu sözün anlamı aslında oldukça derindir; zira yaradılış gereği insan vücudundaki sırların gerekçesi hep aynı şeyi tekrarlar: Hayatı anlamak, insanı anlamaktır. Bir insanın kendisi tanıması için öncelikle bedenini, derunu iyi bilmesi gerekir. Bunu araştıranların yolculukları, eninde sonunda fiziksel özgürlükten geçecektir. Fiziksel özgürlük, hiçbir pranga ve zincir olmadan, soyut bile olsa kısıtlamalardan kaçıp dans etmektedir. Bu insanoğlunun tabiatında olan bir şeydir; en ilkel Afrika kabilelerinde bile ateş çevresinde danslar edilmektedir. Soyut kavramlar ve insan maneviyatı arasındaki köprüyü, yapılan sihirli dokunuşlar belirler. Nitekim dans etmenin bu faydalarını, insanın tabiatını sorgulayan herkes görecektir.
Son olarak dans etmenin faydaları sıralandığında şu etkiler görülür:
-Kalp ritmini korur.
-Kilo verdirir, formu korumaya yardımcı olur.
-Dayanıklılığı, metaneti ve fiziksel kabiliyeti arttırır.
-Esnek olmaya, bedene daha fazla hâkim olup yaşam motivasyonunu arttırmaya yardımcı olur.
-Dopamini arttırır; yoğun yapılan fiziksel aktivite sonucu, mutluluk hormonunu arttırır.
-Stres ve türevi rahatsızlıkları bitirir; depresyona yönelten düşünceleri ve fikirleri derdest edip stresi kökünden kaldırır.
-Özgüveni çoğaltır; bedeni tanımanın ve fiziksel olarak çalışmanın neticesinde, sağlam bir özgüven verir.
Düğün Hizmetleri
Organizasyon
Düğün Mekanları
Düğün Hizmetleri
Organizasyon
Düğün Mekanları